Yeşilin ortasından, güneşin kızılından, denizin mavisinden, zeytinin bereketinden doğup da gelen hemşehrilerim;
Biz Antik çağlardan bu güne, baharın gelişine, toprağın rengine türküler, şiirler yazıp geldik. Anadolu’nun kurtuluş simgesi olduk. Umudumuzun kırıldığı her an yine mücadele azmimizi, dağlarında çiçekler açan yurdumuzdan aldık. Ege’ye yüzümüzü dönmek, güneşe bakmak gibidir. İlçemiz, toprağımız, memleketin doğusundan batısına huzurun, yaşamın tüm renklerinin birleştiği bir gökkuşağı gibidir. Maviyle yeşilin kardeşliği memleketimizin insanlarının Çeşme’deki kardeşliği gibidir.
Biz kardeş sofrası, dost kucağıyızdır.
Bizim reçetemiz hazırdır; adını mücevher taşlara yazdığımız Ata’mızın izinde, yolunda yapamayacağımız iş, başaramayacağımız hizmet yoktur. Önderimiz gökyüzünden çakmak çakmak gözleriyle üstümüzde durdukça, kendine hayran bırakan doğamıza, tohumuna toprağımıza, maviliklerin altındaki kanatsıza, göğün en hür kuşuna, yaşama tutunmuş her bir canlıya gönlümüzün kapılarını sonuna kadar açacağız.
İnsanlarımız: Dostlarımız, kardeşlerimiz, çocuklarımız, annelerimiz, babalarımız sizin her bir derdiniz benim derdim, her derdinize bin derman olmak da benim boynumun borcudur. Bizim reçetemiz insandır, bizim reçetemiz insanına gönül vermiş her türlü hizmettir.
Ben bu uzun yolculukta sizlerle birlikte yürümeye sonuna kadar varım.
Saygı ve Sevgilerimle.